Erol Özkasnak-İ.Hakkı Karadayı-Güven Erkaya-Çevik Bir |
İlki ÇEVİK BİR...
Türk Genelkurmayı'nın generali...28 Şubat darbesinin beyni...12 Eylül faşizminin başı Kenan Evren'in darbe esnasındaki yaveriydi.
"Şeriat geliyor" numarasını tutan yurdumun at gözlüklü kemalistleri ve ulusalcılarının çok tuttuğu bir paşaydı kendileri...
Öbürü GÜVEN ERKAYA....
Türk Ordusunun bir amirali...Batı Çalışma Grubu denen karanlık yapılanmayı kuran kişi...
Bu komutana da memleket kemalistleri, ulusalcıları hatta solcuları Çevik Bir'e baktıkları gibi bakıyorlardı...Atatürk'ün izinde iki komutan...
Evet bugün 28 Şubat, adi bir darbenin yıldönümü. Ya da bazılarına göre laik, demokratik ve halkçı düzenin korunması için yapılan meşru bir devrimci hareket.
Şimdi yazacaklarım 28 Şubat'a ikinci şık üzerinden yaklaşan zavallı, kandırılmış insanlarımızadır. (Kandırılmayıp bu pisliğin içinde bilinçli olarak yer alanlarla zaten işimiz yok; onlar bize düşman, biz onlara.)
Ey kandırılmış, aldatılmış, 28 Şubat'ı o dönem büyük heyecan ve mutlulukla alkışlayan yurdum Kemalistleri, Solcuları, kendini Kuvay-ı Milliyeci zannedenler...
Adlarını yazdığım bu iki yüksek komutan kimdir?
Adlarını yazdığım bu iki yüksek komutan kimdir?
Şimdi paylaşacağım bu iki komutanla ilgili anılar benim şahsi görgüme dayanan şeyler değildir. Fakat çok güvendiğim ve çok sevdiğim iki kişinin bana anlattıklarıdır. İsim vermeden o anıları paylaşacağım.
Çok yakın bir çocukluk arkadaşım diplomat olmuştu, sevincimiz büyüktü. İnsan arkadaşlarının, yakınlarının başarısını kendi başarısı gibi algılıyor eğer kalbi yakını için çıkarsız çarpıyorsa...
Bu kardeşimin tayini bir kaç görevden sonra Washington Büyükelçiliğine çıktı. Uğurladık. Üç dört ayda bir geldiğinde buluşur, laflardık. Bir gelişinde masaya oturur oturmaz aceleyle başladı anlatmaya. Bir gece başka misyon temsilcileriyle yemeğe çıkıyorlar, içkiler içiliyor. Gece ayılmak için bir otele kahve içmeye giriyorlar. Çok geç saatte, aklımda kaldığı kadarıyla saat ikide lobide Çevik Bir'i görüyor bu arkadaşım. Kiminle? Fethullah Gülen'in ABD'deki bir numarasıyla...Çevik Bir sık sık Büyükelçiliğe gittiğinden arkadaşım olan kişi kendisini tanıyabileceği endişesiyle oradaki şahıslarla hiç karşılaşmadan grubu otelden çıkarmaya ikna ediyor ve başka bir yere gidiyorlar. Milli İstihbaratın takip ettiği bir kişiyle Komutanı yan yana gördüğü anlaşılsın istemiyor bu değerli ve akıllı kardeşim.
Güven Erkaya ile ilgili hikaye ise benim için çok değerli bir büyüğümün anısıdır. O tarihte bu abimiz deniz teğmen, Güven Erkaya da bulunduğu geminin yüzbaşı rütbesiyle komutanı.
Ege'de NATO tatbikatındalar ve her gemimizde ABD'li subay ast subaylar var...
Ege'de NATO tatbikatındalar ve her gemimizde ABD'li subay ast subaylar var...
Tatbikat esnasında bir ara abimiz komutanına bilgi vermek için köprüye çıkıyor. Kapıyı açınca gördüğü manzara şu...ABD'li astsubay ayak ayak üstüne atmış ciklet çiğniyor, yüzbaşı Erkaya ayakta ona brifing veriyor...
Güven Erkaya bu fotoğrafın görülmesine hiddetleniyor ve bu abimize sinirli sinirli "ne var" diyor. Abimiz de cevap vermeden ABD'li Coni'nin üzerine yürüyüp Coni'nin ayağına tekmeyi basıyor. "Türk Subayının önünde cikleti çiğneyip ayak ayak üstüne atamazsın. Eşitsiniz, komutanı ayakta dinleyeceksin." diye çok sert çıkışarak...ABD'li ayağa kalkmak zorunda kalıyor şaşkın şaşkın. Sonra da komutanına dönüp "Bu halden utanmıyor musunuz? Nasıl müsaade edersiniz?" diye ona da postayı koyup çıkıyor. Ertesi gün gemi bir limana yanaşıp bu abimizi gece vakti gelen tayin emri gereği olarak tatbikattan çıkartıyor.
Güven Erkaya bu fotoğrafın görülmesine hiddetleniyor ve bu abimize sinirli sinirli "ne var" diyor. Abimiz de cevap vermeden ABD'li Coni'nin üzerine yürüyüp Coni'nin ayağına tekmeyi basıyor. "Türk Subayının önünde cikleti çiğneyip ayak ayak üstüne atamazsın. Eşitsiniz, komutanı ayakta dinleyeceksin." diye çok sert çıkışarak...ABD'li ayağa kalkmak zorunda kalıyor şaşkın şaşkın. Sonra da komutanına dönüp "Bu halden utanmıyor musunuz? Nasıl müsaade edersiniz?" diye ona da postayı koyup çıkıyor. Ertesi gün gemi bir limana yanaşıp bu abimizi gece vakti gelen tayin emri gereği olarak tatbikattan çıkartıyor.
Evet dostlar...28 Şubat'ı hazırlayan iki üst Subayımız hakkında bildiklerimi paylaşmak istedim bu yıl dönümünde. Aydın Doğan gazeteleri yani TÜSİAD desteğiyle kurgulanan 28 Şubat operasyonu Millici ekonomi izlemeye gayret eden Necmettin Erbakan'ı ve bir çok masum, temiz, inançlı insanı mağdur etmiş Judaik-Anglo-Amerikan merkezlerden onaylı aşağılık bir tezgahtır. Türkiye'nin ayarlarını bozmuş ve gelişecek 2001 krizinin alt yapısını oluşturmuştur. Akabinde Hazine ve Merkez Bankası soyulduğunda bu parayı iç edenler kimlerdir? TÜSİAD üyeleri...
Çevik Bir, Güven Erkaya, F tipi, Tüsiad, Amerikalı subaylar...
28 Şubat komplosunun ayakları...
28 Şubat komplosunun ayakları...
O günlerde haksızlığa uğramış, mağdur edilmiş, canı yakılmış tüm dostlarımı, arkadaşlarımı selamlıyorum. Biz o zaman da kanmamıştık, şimdi de kanmıyoruz. Çünkü bu ordunun Nato'ya teslim ediliş sürecini, memleketi kana ve acıya boğan Seferberlik Tetkik Kurulu'nu, Özel Harp'çileri ve Westpoint'ten geçen ordu mensuplarını iyi biliyoruz. Soğuk savaş konseptini iyi biliyoruz. Gladyo'yu iyi biliyoruz. Sokaklar karıştırılınca kimin işine yarar, iyi biliyoruz. 1946'larda İslam dini kullanılarak organize edilen Komünizmle Mücadele derneklerini kuran-kurduranla 28 Şubat ve öncesindeki tüm darbeleri yapanın-yaptıranın aynı merkez olduğunu iyi biliyoruz. 1964'te idam edilen Binbaşı Fethi Gürcan'ın mahkemede ifade ettiği bir cümleyi hatırlatalım: "Türk Halkı'nın kaderi tarih boyunca aldatılmışlığın bir serüvenidir." Hele bunu çok çok iyi biliyoruz!