Srebrenitsa soykırım mezarlığı anı defteri |
SREBRENİTSA'DAN FİLİSTİN'E UZANAN VAHŞET VE ACILAR
KÖPRÜSÜ YIKILSIN ARTIK!
Geçtiğimiz yılın yaz aylarında gerçekleştirdiğimiz Balkan seyahati esnasında yolumuz üzerinde olmamasına rağmen bulunduğumuz yerden üç yüz kilometre uzaktaki Srebrenitsa'ya gitmeye karar verdiğimde o acı iklimin ruhumda, beynimde hatta rüyalarımda bile yaratacağı sarsıntı ve yıkımı tahmin edemezdim.
Nasıl olurdu da benim, bizim, başkalarının olduğu gibi et, kemik ve ruhtan müteşekkil insanlar çoluk çocuk kadın yaşlı binlerce savunmasız insanı bir gecede tavuk keser gibi katlederdi. Ama biz bunu biliyorduk. Amerika kıtasındaki yerli halkların kendi dillerini bile unutturanları, son üçyüz yıldır Afrika'yı insanıyla, doğal zenginliğiyle talan edenleri, Ortadoğu'dan kanı ve göz yaşını eksik etmeyenleri iyi biliyorduk. Tarihin tüm gerçeklerine karşın iyi niyetimizi muhafaza etmeye çalışmamız herkese yetecek bu cennet Dünya'da hırsızlığın, gaspçılığın akıl odalarını, kan tüccarlarının varlığını, kirli yollarında kendinden gayrısına tahammül edemeyenlerin kurgularını görmemizi engellemiyordu.
Srebrenitsa'da insanlık ayıbı o şehitliğe girdiğimde her mezar taşına dinmeyen sonsuz sızıların kolyesi gibi geçirilen tespihlerin tanelerine acısını nakşeden annelerin ellerini, öldürülenlerin yakınları olan çocukların yanaklarını öptüm. Her ölenin yerinde benim gibi, bizim gibi olan çocuklarınız, kardeşleriniz var yeryüzünün çoğu yerinde dedim kalbinin en derininde kanamaya devam eden o insanlara.
Ve dedim ki; biz daha çokuz, elbet bir gün hakim kılacağız iyilerin , namusluların, vicdanlıların kalbini bu dünya'ya.
O umut ve inançla bundan on dokuz yıl önce insanın kendisini yitirdiği anlardan biri olan Srebrenitsa soykırımında hayatını kaybeden kardeşlerimi bir kez daha tarifsiz bir elemle yad ediyorum.
Srebrenitsa insanın insanlığını daha çok kaybettiği bu yüz yılda bize vicdan ve iyilikten daha değerli bir şey olmadığını hatırlatıyor. Aslında mezarlığın anı defterine de yazdığım gibi karanlığın üzerinde bir güneş gibi duruyor.
Ve şu an Filistin'de, Gazze'de bu güneşin aydınlığından çok uzaktaki insan müsvettelerine, Srebrenitsa'yı kan gölüne çevirenlerden farksız olan İsrail devletini idare eden katillere, bu kan pazarını seyrederek mutlu olan vicdansız Yahudilere o güneşi göstermeye uğraşan iyi ve namuslu Yahudilerin olup olmadığını düşünüyorum.
Umarım vardırlar, çoğalırlar... Çoğalırlar... Ve azalttıklarının utancını baş uçlarından hiç eksik etmezler.
13.07.2014,İstanbul
Saygın Bedri Gider
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder