15 Ekim 2014 Çarşamba

KOBANİ'NİN TÜRK-KÜRT BARIŞ SÜRECİNE ETKİSİ

Şimdi yazacağım satırlar okunmadan önce bir şey iyi anlaşılsın; elbette bu vahşi soysuz insanlık dışı Işid yeryüzünden silinsin gitsin. Fakat bize bu vahşeti seyrettirenler arkada kırk tane film çeviriyorlar. Bizim geleceğimiz o filmlerde kurgulananların iyi değil çok iyi idrak edilmesinden geçiyor. Öyle sansasyonel işler oluyor ki, arkadaki esas mühendislik perde gerisinde gizli kalıyor.
Aşağıdaki haberde YPG sözcüsü Polat Can'la yapılan söyleşi var. Koalisyon heyetinde YPG temsilcisi bir Kürt varmış ve YPG saflarında savaşan AMERİKALI gönüllüler Rojava Kürtlerini onurlandırıyormuş. Behey saf mı desem, ahmak mı desem, kendini tatlısu kurnazı zanneden mi desem benim Kürt kardeşim, sen bilmez misin "DOMUZDAN POST GAVURDAN DOST OLMAZ." Peki bu sözde Kürt halkını savunan alçaklar ne yapıyor; Ortadoğuyu kana boğan emperyalistlere askerlik yapıyor.
(Gavurdan kastımız asla dini ya da ırki bir ayrım değildir, gavur dediğimiz kolonyalist emperyalist gelişmiş batı ülkeleridir)
Amerikalılar Kürtleri çok mu seviyor dersiniz? O halde Abdullah Öcalan'ı neden teslim ettiler sorusunu sormak gerekmez mi? Demek ki Apo dışarda olsaydı bunlar kendi çıkarlarına yönelik çalışmalarını başarıyla sürdüremeyecekti. Kullanabileceklerine inansalardı asla teslim etmezlerdi. Bunu şundan söylüyorum; çünkü Turgut Özal ve Apo savaşı durdurmuş, çözüme çok yaklaşmıştı. Ancak karanlık o el her zaman olduğu gibi yine devreye girmiş ve 33 sivil silahsız askerimiz Bingöl'de katledilmişlerdi. Bu kirli adi katliam PKK'nın sırtına yüklendi. (Ya da Pkk içinde Apo karşıtı ekip süreci bu adi katliamla sabote etti.) Ardından da Özal öldü yada öldürüldü. Benim kanaatim öldürüldüğü yönündedir. Nitekim 1993 yılı Turgut Özal, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis ve Jitem kurucusu Cem Ersever'in öldüğü yıl olarak çok mühim bir operasyonel faaliyetin hayata geçtiği yıldır.

12.10.2014 günü sayın Hatip Dicle A Haber kanalında bir anısını anlattı. Özal-Apo arasındaki görüşmelerde arabuluculardan biri de Talabani'ydi. Apo Hatip beye bir görüşmede bakın ne demiş :" Celal bey benle buluşur buluşmaz duydun mu dedi. Bir şey duymamıştım. Noldu dedim. Özal öldü dedi. Bu iş olmasın diye öldürdüler dedi. her şeyi bozacaklar şimdi." Evet seven var, nefret eden var. Farketmez, biz doğru bildiğimizi yazacağız. Apo'nun İmralı savunmalarını kaç kişi okumuştur. Okuyun lütfen. Orada söylediği en önemli husus ABD'nin her zaman çatışan, barışmayan bir PKK istediğiydi. Ve kendi tasfiyesini 93'te aldığı ve 99'a kadar düşe kalka devam ettirmeye çalıştığı silahları susturma kararına bağlıyordu. Çünkü Batı Kürtlere TC ile savaştığı ölçüde destekti. Savaşın durması ABD ve Batı Avrupa'nın bölge üzerindeki çıkarlarına tersti. Abdullah Öcalan savaşı durdurma yoluna girmeye çalıştı ve bu yüzden CIA'nin Kenya ekibi paketleyip Cavit Çağlar'ın uçağına teslim etti kendisini. Bugüne bakarken kafamızı geçmişe çevirmezsek önümüzde oynanan oyunlarla içine düşürüldüğümüz -aslında suni- meşguliyetlerden kafamızı çıkaramayız.
Apo'yu tasfiye edip kalanlardan kendine devşirdiklerinle yoluna devam et! Bu resmi görmemek için kör olmak gerek.
Türkiye aklını başına toplamalı. PKK'nın tarihi ve tecrübeleri iyi anlaşılmazsa telafi edilemez hatalarla karşılaşırız.
Hem Selahattin Demirtaş hem Salih Müslim'in Londra, Berlin, Brüksel ve Washington temaslarını biliyoruz. Şimdi TC'yi "siz Işid'e silah verdiniz" diye yaylım ateşine tutanlar bu beylerin Londra ve diğer Dünya yöneticisi başkentlerde nasıl pazarlıkların şeriki olduklarını da sorgulamalıdırlar. Kürt halkını Batı güçlerinin çıkarları doğrultusunda Türkiye'ye karşı kullanan işbirlikçi hainlerin foyası muhakkak ki delilleriyle ortaya çıkacaktır ve aşağıda linkini verdiğim haber ile S.Demirtaş-Salih Müslim-Kandil üçlüsünün Batı başkentlerindeki ilişkileri çok önemli delillerdir. Zamanla haklılığımız daha da belirginleşecek, buna eminiz.
Rojava'nın silahlı gücü YPG'nin Sözcüsü Polat...
RADİKAL.COM.TR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder