Türkiye kazanmıştır. Abd'ye güvenli bölge tezini kabul ettirmiştir. Barzani petrolü Türkiye'den akmaya devam edecektir. Barzani zaten bu durumdan hiç caymadı, ABD ihtar ederken de petrolü TC hudutlarına pompalamaya devam etti. Hatta açılmayan kuyulardan ciddi bir kısmında Tc ile işbirliği sözkonusudur. (Karşılığında Irak Kürdistan'inda Barzani karşısındaki grupların kuvvetlendirilmeye başlandığını unutmayalım.) Bir kazanan da Barzani ve toplumudur. Israil'in etkisi zayıflamıştır. Işid bu andan itibaren gerileme sürecine girecektir.
İkinci hususa gelisek; Türkiye'nin ilk kez kendi ürettiği silah ve mühimmati sıcak çatışmada kullandığını Dünya'ya göstermesi yeryüzünde ben de varım demek bakımından çok önemlidir. Uzun menzil roket-füze çalışmaları bittiğinde Türk ordusunun teçhiz işi çok büyük oranda milli üretim olacaktır. Bu aynı zamanda şu anlama gelir; Türkiye bütçesinin ciddi bir kısmı içerde kalacaktır.
Olaylara bu açıdan bakılmasını engellemeye çalışan sözde aydın-gazeteci-yazar çizer'in ve emperyalizme yandan destek sahte solcuların başarmak istediği atmosfer Türkiye halkına sirayet edemiyor. Bunu da iyi tespit etmek icap eder.
Eğer Kürt halkı Pkk'ya destek vermezse Pkk yalnızlasacak ve Barış sürecine çok hızlı gelecektir. Maalesef o safhaya geçilene kadar acılar çekeceğiz. Pkk umarım çatışmayı körüklemekten vazgeçer ve askeri güçlerini bir an evvel çeker. Tek beklentimiz bunu yapmaları halinde Kürtlerin önünün açılacağını görmeleridir. Zira Kürt halkının bu safhadan sonra yok edilme ya da asimile olma tehlikesi yoktur. O halde var olan çatışmanın sürdülmesi kimin işine yarar? Buyrun hep beraber düşünelim.
Suriye'ye dönersek;
Salih Müslim Esad yönetimine yeşil ışık yakmış. Talimat öyledir.
Ortada Işid belası yokken TC ile birlikte hareket etmeyi reddedip, Ypg askeri sorumlusu Polat Can'ın bir ifadesinde belirttiği üzere koalisyon güçleriyle hareket etmişlerdir.
Uyardık arkadaşları hep, "Bu durum Kürtlerin başını yer." dedik. Barzani nasıl TC ile birlikte hareket ediyorsa çözüm meselesinin karşı tarafı olan Kandil'in de bu davranışı göstermesi gerekirdi. Ypg'ye bu politikayı dayatması herkesin lehine olacaktı. Yapmadılar. Londra-Washington-Bruksel-Berlin hattında rol almayı tercih ettiler. Silahlı birliklerin başındaki Suriye Kürdü Fehman Hüseyin'lerin stratejisine uyulması Kürt'lere zarar verir dedik. Bu şeytanlar sadece kullanıp atarlar dedik. Inanmadiniz.
Noldu?
Ortaklık yaptığınızı zannedikleriniz kendi pazarlığı için sizi kullanıp işi bitince de sattı.
Olan kime oldu?
Olan 6-7 Ekimde ölen elli beş kardeşimize, Suruç'ta katledilen zavallı çocuklarımıza, şehit olan polislerimize, askerlerimize ve tümünün ailelerine oldu.
Ne geçti elinize? Kürt halkı lehine düşe kalka giden kazanımları ağzınıza çalınan bir kaşık bala kanarak harcadınız.
Sözde başkanları Apo için "Tc'ye teslim oldu" diye fısıltı gazetesini çalıştıranlar ortada kalmıştır.
Herkese yazık oldu. Umarız acılar çoğalmaz diye bitirmek isterdim ancak bir acı haber geldi. Muş Malazgirt Jandarma Komutanı Binbaşı Aslan Kulaksız şehit olmuş. Allah rahmet eylesin. Bu eylemlerin Kürtlere zarar verdiğini ne zaman görecekler dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder