Aşağıdaki videoda Selim Sarper Türkiye'nin Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi sıfatıyla Amerikan CBS Tv'sinin misafiri...Yıl 1951...Yer New York...
"Selim Sarper neler yapmış, nerelerde bulunmuş" sorusuna vereceğimiz birinci cevap 1939-1944 yılları arasında yürüttüğü 'Matbuat Umum Müdürlüğü görevi'...Bugünkü adıyla Basın Yayın Genel Müdürlüğü...Anadolu Ajansı'nın da kendisine bağlı olması sayesinde savaş yıllarında üstlendiği görevin ehemmiyeti hemen anlaşılıyor: "TC'nin savaş esnasında izlediği politikaya uygun basın-yayın işlerinin düzenlenmesi." Kısaca toplumun algısını oluşturma ve yönetme işi Sarper'e tevdi edilmiş...
Sonraki göreviyse 1944-1946 arasında üstlendiği TC'nin Moskova Büyükelçiliği...İkinci Dünya savaşının bittiği ve Sovyetlerin Almanlar karşısındaki zaferi esnasında Moskova'da.
Peki bu tarih neden önemli...Anlatalım...
Selim Sarper Moskova Büyükelçiliği görevini sürdürürken Ankara'ya o meşhur talebi ileten kişidir: "Moskova Boğazlarda ve Kars'ta üs istiyor."
İşte bizim NATO üyeliğimizin sebebi Sarper'in Ankara'ya ilettiği bu kriptoya dayanıyor. Yıllar geçtikten sonra açılan Sovyet arşivinde yapılan araştırmalar da Moskova'nın Türk tarafına bu konuyu havi resmi bir talep iletmediği ortaya çıktı. (Tarihimizin nasıl dizayn edildiğine daha güzel örnek olur mu?)
Yani...1899 doğumlu, liseyi Birinci Dünya savaşı esnasında Almanya'da okumuş ve bitirmiş bu zatın 'iletisi' üzerine İsmet İnönü'nün NATO başvurusu gerçekleşiyor....
Türk diplomat Selim Sarper 1957'den itibaren Bilderberg toplantılarına Türkiye temsilcisi olarak katılanlardan biri aynı zamanda. (Zannımca Muharrem Nuri Birgi, Selahattin Beyazıt gibilerden daha kıdemli değildi.)
Bir diğer özelliği 27 mayıs 1960 ihtilali gecesi dönemin Amerika'nın Türkiye Büyükelçisi Fletcher ile aynı arabada Genelkurmay Başkanlığı binasına giden kişi olması. Darbenin gerçekleştiği anlarda Cemal Gürsel, ABD elçisi Fletcherve Selim Sarper aynı odada iki saate yakın bir görüşme yapmışlar.
Peki sonra? Evet en ilginç anekdot bu sanırım...Selim Sarper 25 temmuz 1960'da yani 27 Mayıs ihtilalinden iki ay sonra Washington'dan Ankara'ya çok önemli bir misafirle geliyor, o misafir NATO'nun ilk Başkomutanı olan Amerika'lı general Lauris Norstad... Norstad'la o kadar samimi ki Amerikalı general Selim Sarper'in evinde kalıyor.
Sonrasında 27 Mayıs cuntasının Dış işleri bakanı oluyor. Ancak burada da enteresan bir olay var...Darbeden iki gün sonra, 29 Mayıs'ta Albay Alpaslan Türkeş cuntanın kabinesini radyodan duyururken Dış işleri bakanı olarak sonradan TC'nin 6.Cumhurbaşkanı olan Fahri Korutürk'ün adını zikrediyor. Ertesi gün kabine radyodan tekrar ilan edildiğindeyse bir değişiklik var...Dış İşleri Bakanı bir önceki günün aksine Selim Sarper...İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker'in anılarına göre Sarper bu görevi İsmet Paşa'ya danışarak kabul etmiş...
27 Mayıs darbesinden sonraki ilk seçimler olan 1961 seçimlerinde Chp milletvekili olarak meclise girip darbe sonrasındaki ilk sivil hükümet olan İsmet İnönü kabinesinde de Dış işleri Bakanlığı yapıyor Selim Sarper.
Peki Sarper'den önceki Dış İşleri bakanımız kimdi: "Cuntanın astığı Fatin Rüştü Zorlu."
Darbe öncesi bir anıyla bitirelim...28.04.1960 günü Cento toplantısı için Tahran'a giden Türk heyeti toplantı sonrası Dış İşleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu Başkanlığında Tahran Büyükelçiliği'ne gider. Yolculuk esnasında o anda TC'nin NATO Daimi delegesi olan Selim Sarper heyetten ayrılır, heyetteki bazı askerlerle Tahran Hilton oteline gider ve Tahran seyahati boyunca Dış İşleri Bakanı Zorlu'dan uzak durur. Bu olayı o heyette bulunan diplomatlardan Semih Günver'in anılarından öğreniyoruz.
Sonuç:
Bize anlatılan tarih içinde doğrularla yalanlar savaşmaktadır. Anlattığım bütün olayları farklı kaynaklardan teyit ederek yazdım. Peki Selim Sarper ve onun gibileri neden öğrenemedik? Neden bilmemizi istemediler? "Uyanmayalım ve çarklarına çomak sokmayalım." diye...Hiç bir yalan sonsuza dek gizli kalamaz...Ve bunu en iyi o yalanları üreten şeytanlar bilir.
Selim Sarper hakkında bir itham, suçlama ya da spekülatif cümleler sarfetmeyeceğim. Her şey ortadadır.
Araştırma ve üzerine derinine düşünme '1899'da İstanbul'da doğmuş olan Selim Sarper'in çocuk haliyle Almanya'ya nasıl gittiği, orada kendisini kimlerin okuttuğu ve Türkiye'ye gönderdiği' sualiyle başlamadıkça yukarıda anlattığım gerçekler birer hikayeden ibaret kalır.
https://www.youtube.com/watch?v=qqb-u7FT7Oo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder