7 Haziran 2015 Pazar

Graham Fuller, Trans-atlantik hegemonya ve Türkiye

Seçimlerden önce son bir hatırlatma;
Türkiye'nin politik hayatını dizayn etme işindeki en önemli figürler hep CIA, BND, MOSSAD oldular. Bu istihbarat kurumları nasıl çalışıyor?
Apaçık! Gizlileri saklıları yok. Etkileri altindaki basın, üniversiteler, siyasal partiler, sivil toplum kuruluşları, cemaatler, şirketler ve daha bir çok alandaki algi yönetme faaliyetleri ile kamuoyu oluşturuyorlar. Yaratılan kamuoyunun baskı gücü ile ülkemiz ve Ortadoğu üzerindeki 'halklar aleyhine politikaları' meşru hale getiriliyor. Toplumsal meşruiyetin sağlanamadığı hallerde amaclarini once ekonomik ambargolarla, piyasa oyunlariyla bununla da olmazsa askeri yöntemlerle gerçekleştirme yoluna giden söz konusu Trans-Atlantik gücün ne kadar ince çalıştığını göstermek açısından bir alıntıyi paylaşıyorum: "Yeni seçimler gelir, nihayetinde AK Parti kaybeder, sonra tekrar normal bir parti çıkar. Bu en önemli başarı. Benim kişisel hissiyatım ise Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterdim. Çünkü bence en büyük ihtiyaç bu."

Bu sözler CIA eski Ortadoğu şefi Graham Fuller'e ait. Graham E. Fuller ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın (CIA) eski Türkiye ve Ortadoğu İstasyon Şefi olarak görev yaptı. Almanya, Türkiye, Lübnan, Suudi Arabistan, Yemen, Afganistan gibi ülkelerde çalıştı. CIA’de Ulusal İstihbarat Konseyi Başkan Yardımcılığı’ndan emekli oldu. ABD hükümetine milli güvenlik konularıyla ilgili strateji üreten Rand Corporation adlı düşünce kuruluşunda danışman olarak çalıştı.
Fuller ABD'nin ve NATO'nun ulkemiz üzerinde en büyük ameliyatlari yapan görevlisi George Harris'ten aldığı bayrağı Paul Henze ile birlikte başarıyla taşımıştır.
Bu karanlık operasyonel ekibin en büyük eseri Fethullah Gülen cemaatidir. Ilımlı islam tezini ihdas ederek, dinde hoşgörü söylemini ön plana çıkartarak müslüman ülkelerde kendileri aleyhine gelişebilecek muhalif hareketleri parlamadan söndürmeyi hedeflemislerdir.

Çok başarılı oldukları kesindir.
Ancak Türkiye'de son beş yılda yaşanan gelişmeler gösteriyor ki ilk kez zorlanmaktadirlar. Bunu The Economist, Wall Street Journal, New York Times, The Guardian, Die Welt, Bild gibi yabancı basına bakınca çok net görüyoruz. Mit tırları üzerinden ülke yönetimini sıkıştırmaya çalışarak secim oncesi son kurşunlarini sıktılar. Bu kurşunun sıkılmasına "Terorizme veya vahşi Işid'e destek" iddiasıyla yardım edenler, diger deyisle Cia'nin yukardaki izahim üzere tetikciligini yapan F tipi orgut ve Can Dundar gibi basindaki algi yoneticisi gorevliler ornegin otuz senedir silahlı mücadele yürüten PKK'nın silahi nereden bulduğunu sormamaktadir.

Mit tırlarının fotoğrafını yayınlayan eskinin Kemalist, devletçi, Türkçü, milliyetçi sol gazetesi Cumhuriyet geçen hafta Kandil'de yıllarca "terörist köpekler" diye aleyhinde yayın yaptığı Pkk şefiyle röportaj yaptı. Neden kimsenin aklına Cumhuriyet gazetesinin Kandil'e nasil gittiği, Pkk'nin gecmiste yillar boyu kendisine kufreden bu gazeteyi nicin ve nasil kabul ettigi sorusu gelmiyor? Daha ileri gidiyorum; neden kimsenin aklına PKK'nın ekolojik hassasiyetini ön plana koyan Cumhuriyet muhabirinin Cemil Bayik'a sormadıgi soruları 'sormama sebebi' gelmiyor? Mit tırlarının fotoğraflarını yayinlayan anti-militer ve terörizm karşıtı bir gazetenin temsilcisi olarak Kandil'de soz konusu röportajı yapan ben olsam Pkk şefine binlerce mayın, ucaksavar, rpg füzesi, roket, radar, telsiz ve tüfeğin Pkk'ya nasıl, hangi yollarla ve hangi ülkelerden geldiğini sorardim. Mit tirlarini yayinlayan Cumhuriyet gazetesi sormamıştir. Unutmuş olabilir mi?

Yazinin basina donelim, Graham Fuller ne demişti?
"Yeni seçimler gelir, nihayetinde AK Parti kaybeder, sonra tekrar normal bir parti çıkar. Bu en önemli başarı. Benim kişisel hissiyatım ise Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterdim. Çünkü bence en büyük ihtiyaç bu."
Bu paragrafı kelime kelime deşmek isterim ama sadece en büyük ihtiyaç dediği sol hareketin gelişmesi istegine değinelim. Sol düşüncenin birinci maddesi anti emperyalist olmak, Bati ve yerli isbirlikcilerince somurulen halkları önce bu ağır sömürüden kurtarmaktir. Demek ki Fuller'in bahsettiği sol bu değil. Kendi ayağına sikacak değil ya yılların tilkisi. Peki Fuller'in bahsettiği sol kim, ne?

Arkadaşlar üzülerek söylüyorum ki bu sol gördüğüm kadariyla Chp ve Hdp'dir. Fuller'in ihtiyacını duyduğu SOL tek bir parti tarafından hayata geçirilemez. Çünkü ulkemizdeki sol taban buna musait değildir. 12 Eylül öncesinde sonradan kendi amaclarina uygun bir taban yaratmak için attıkları tohumlara yani geçmişin sol içindeki ideolojik kavgalarına bakan ve anlayan beni teyit edecektir. (Kaset darbesiyle yaratılan Türk partisi yeni Chp ve Doğan medya- Tusiad-F tipi destekli yeni Kürt partisi yeni Hdp. The Economist dergisinin 2011 seçimlerinde Chp'yi bugünkü seçimlerde ise Hdp'yi desteklemesi zaten durumu izah ediyor.)

George Harris, Paul Henze ve Graham Fuller'in öğrencilerini elbette takdir ediyoruz, iyi çalışıyorlar. Fakat bir şeyi yanlış hesap ediyorlar; Türkiye halkı kendisine dışardan saldırı olduğunu hissettiğinde aile içi kavgayı durdurup hemen bir araya gelir. Aynı şeyi Graham Fuller'in ulkemizde ihtiyacını duyduğu solu oluşturanlara da söylüyoruz ve Chp ile Hdp'ye gönül veren insanlarımızı ikaz ediyoruz.
Türkiye tarihi bir virajdadir; kendisiyle, maruz kaldigi saldirilar ve yalanlarla yüzleşmektedir. Bu yazıyı seçim gününe şerh düşmek istememin nedeni secim sonrasi çıkacak sonuçlar ve yaşanacak politik süreçlerdeki ihtimallere binaen yurttaşlık görevi olarak saydığım UYARI vazifemi yerine getirmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder