9 Aralık 2015 Çarşamba

HRANT DİNK İDDİANAMESİ VE "HRANT'IN YALANDAN ARKADAŞLARI"



"Hrant Dink cinayetine ilişkin iddianamede, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in "silahlı örgüt kurmak" suçundan 22,5 yıl, "tasarlayarak kasten öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istendi."

Hrant Dink'in neden katledildiği 01.10.2004 günü yayınlanan yazısı okununca anlaşılabilir. Elbette "Hrant'ın arkadaşları" , "Kardeşimsin Hrant" diye yeri göğü inletip F tipi çeteyle iş tutanlar ne dün kabul edilen iddianame hakkında bir şey derler ne de rahmetlinin aşağıda paylaşacağım yazısını hatırlatırlar. Çünkü onlar ezelden beri Hrant'ın yazısında çok sert biçimde karşı çıkarak anlattığı Avrupalar'la, Amerikalar'la, F tipi çetenin amirleriyle el ele kol kolalar...

Bakalım Hrant abimiz ne yazmış bundan on bir sene önce:

"Türkiyeliyim...
Ermeniyim...
İliklerime kadar da Anadoluluyum.

Bir gün dahi olsa, ülkemi terk edip, geleceğimi "Batı" denilen o “Hazır özgürlükler” cennetinde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek yarattıkları demokrasilere, sülük misali yamanmayı düşünmedim. Kendi ülkemi de o türden özgürlükler cennetine dönüştürmek ise temel kaygım oldu. Ülkem Sivas için ağlarken, ağladım. Halkım çeteleriyle boğuşurken, boğuştum. Kendi kaderimi ülkemin özgürlüğünü yaratma süreciyle eşledim. Şu anda yaşayabildiğim ya da yaşayamadığım haklara da bedavadan konmadım, bedelini ödedim, hâlâ da ödüyorum.

Ama artık...

Birilerinin "Bizim Ermenilerimiz" pohpohlamalarından da, "İçimizdeki hainler" kışkırtmasından da bıktım. Normal ya da sıradan yurttaş olduğumu unutturan dışlanmışlıktan da, boğarcasına kucaklanılmaktan da usandım... Ne 24 Nisanlarda yürüyebildim, ne de atalarımın anısına anıtlar dikebildim. Ama ne onları o günlerde bıraktım, ne de bugünlerde taşlaştırdım. "Onları yaşamımda yaşamayı" sırtladım... Gücümün yettiğince de yaşatarak taşıdım. Bu taşımama sekte vurmaya "Ne?" ya da "Kim?" yeltendiyse onlarla amansızca boğuştum. Tabi ki atalarımın başına gelenleri biliyorum. Buna kimileri "Katliam", kimileri "Soykırım", kimileri "Tehcir", kimileri de "Trajedi" diyor. Atalarım Anadolu diliyle "Kıyım" derdi... Ben ise "Yıkım" diyorum. Ve biliyorum ki eğer bu yıkımlar olmasaydı, bugün benim ülkem çok daha yaşanılır, çok da imrenilir olurdu. Yıkıma sebep olanlara da, maşa olanlara da lanetim bundandır. Lakin lanetim geçmişedir.

Elbette tarihte olan biten her şeyi öğrenmek istiyorum ama o nefret, ne menem bir rezillikse o... Onu tarihteki karanlık inine bırakıyor, "Olduğu yerde kalsın, onu tanımak istemiyorum" diyorum.

Benim geçmiş tarihimin ya da bugünkü sorunlarımın, Avrupalar'da, Amerikalar'da, sermaye yapılması zoruma gidiyor. Bu öpmelerin ardında bir taciz, bir tecavüz seziyorum. Geleceğimi geçmişimin içinde boğmaya çabalayan emperyalizmin, alçak hakemliğini kabul etmiyorum artık.
O hakemler geçmiş çağlarda arenalarda köle gladyatörleri birbiriyle vuruşturan, onların vuruşmasını büyük bir iştahla seyreden, sonunda da kazanana, yaralının işini bitirmesi için başparmaklarıyla işaret veren diktatörlerin ta kendileridir.

Bunun için de, bu çağda, ne bir parlamentonun hakemliğe soyunmasını kabul ediyorum, ne de bir devletin. Gerçek hakem halklar ve onların vicdanlarıdır. Benim vicdanımda ise hiçbir devlet erkinin vicdanı, hiçbir halkın vicdanı ile boy ölçüşemez.

Benim tek isteğim canım Türkiyeli arkadaşlarımla ortak geçmişimi alabildiğine etraflıca ve de o tarihten hiç de husumet çıkarmamacasına özgürce konuşabilmek. Bunu bir gün tüm Türklerle Ermenilerin de kendi aralarında konuşabileceklerine yürekten inanıyorum. Özellikle de Türkiye ile Ermenistan'ın kendi aralarında da her bir şeyi rahatlıkla konuşabilecekleri ve düzeltebilecekleri ve onlar konuşurken, benim ilgisiz üçüncülere dönüp, "Size de artık üç nokta düşer" diyeceğim günleri iple çekiyorum. Dünya Ermenileri 1915'in 90. yılını anmaya hazırlanıyor. Ansınlar... Haklarıdır. Yukarıdaki satırlar da bendenizin ruh halidir... Arz ederim."

Hrant Dink,
Birgün Gazetesi,
1 Kasım 2004

Şimdi anladınız mı Mehmet Baransu gibi F tipinin ucuz tetikçilerine özgürlük kampanyaları düzenleyenlerin numaradan "kardeşimsin Hrant" vaveylasıyla oynadıkları tiyatroyu....Anlayınız, teşhis ediniz, ifşa ediniz...

“Kendisinden açıkça intikam alınmakta olan Baransu ilk planda hemen tahliye edilmeli ve adalet derhal yerine getirilmelidir.” cümleleriyle Mehmet Baransu'ya özgürlük isteyenleri bilelim:

"A. Hicri İzgören, A. Serdar Koçman, Abud Can, Adam Sarkis, Adnan Challma Kulhan, Ahmet İnsel, Ahmet İsvan, Akın Birdal, Alev Er, Ali Arsin, Ali Gökkaya, Ali Kılıç, Allen Malhas, Anjel Dikme, Anjel Hacikoğlu, Armağan Kargılı, Atilla Dirim, Attila Tuygan, Baskın Oran, Bozkurt Kemal Yücel, Bülent Atamer, Bülent Tekin, Celal İnal, David Vergili, Derya Yetişgen, Dicle Akar Bilgin, Dikran Egoo, Doğan Özgüden, Ercan İpekçi, Erdal Doğan, Erdem Özgül, Ergun Kuzenk, Erkan Metin, Fatime Akalın, Fatma Dikmen, Ferdan Ergut, Ferit Banipal, Fikret Başkaya, Garo Kaprielyan, Gül Gökbulut, Güngör Şenkal, Gürhan Ertür, Hacı Salih Yıldıran, Haldun Açıksözlü, Hanna Bet- Şawoce, Hasan Aksu, Hasan Burgucuoğlu, Hasan Gürelliler, Hasan Kaya, Hasan Zeydan, Hayko Muradyan, Hulusi Zeybel, Hüriye Şahin, Hüseyin Alataş, İbrahim Seven, İnan Gedik, İnci Tuğsavul, İsmail Beşikçi, Kadir Cangızbay, Kamil Aksoylu, Kazım Genç, Koray Düzgören, Mahmut Cantekin, Mehmet Can, Mehmet Demirok, Mehmet Erkek, Mesut Tufan, Mihail Vasiliadis, Murat Kuseyri, Mustafa Yetişgen, Muzaffer Erdoğdu, Nadya Uygun, Nail beth-Kinne, Necati Abay, Nivart Bakırcıoğlu, Nureddin Gürman, Nurettin Değirmenci, Oktay Etiman, Özcan Metin, Özcan Soysal, Pınar Ömeroğlu, Raço Donef, Ramazan Gezgin, Sait Çetinoğlu, Sennur Baybuğa, Serhat Demirhan, Shabo Boyacı, Şanar Yurdatapan, Temel İskit, Tuma Çelik, Ufuk Uras, Ünal Ünsal, Yalçın Ergündoğan, Yasin Yetişgen, Yener Orkunoğlu, Yılmaz Demir, Zagıp Zarakolu, Zeynep Tanbay, Kemal Akkurt, Ahmet Aykaç, Zeynep Tozduman, Fusun Erdoğan, Abdullah Demirbaş, Babür Pınar, Hasan Cemal, Cengiz Aktar."

Bu isimlerin dışında; Hayko Bağdat (Taraf) ve Nazlı Ilıcak (Bugün) adlı hainler F tipi çetenin kayyuma devredilen Bugün Tv'sinde program yapmaktaydılar. Koray Çalışkan adlı akademisyen bozması Chp'ye danışman olmuştu, hala da öyle sanırım. Ve daha bir çok kimse....

Bunlar Türkiye'nin sözde aydınlık yüzlü okumuş,bilmiş,görmüş-geçirmişleri...

Bunlar Hrant'ın katillerine gözlerini kapayıp, sahnede "Kardeşimizsin Hrant" diye sahte gözyaşı döken, Hrant'ın cenazesini "dünya güçlerinin Türkiye'ye karşı elverişli bir kullanım aracı halinde" tutmaya çalışan ahlaksızlardır sevgili dostlar. Bu kişilerin peşlerini bırakmayın. Gördüğünüz yerde çarpın suratlarına gerçeği...Bizi nasıl aldattıklarını anlatın herkese...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder