6 Aralık 2015 Pazar

SON YÜZ YIL TARİHİMİZİN EN ÖNEMLİ VİRAJINA GİRERKEN...



"Kimsenin bilmediği bir şeyi biliyorum ve onu açıklayacağım." demiyorum.

Sadece şöyle bir üzerinden geçelim diyorum...

A - Yıllarca "sinsi yapı, en tehlikelisi bunlar" diyen kamuoyunun yönlendirilmesinde etkin olan bir kısım kemalist, solcu, sosyal demokrat, Kürtçü, Türkçü, liberal, sol liberal vb'den mürekkep ortaya karışık bir zevat an gelir en sinsi dediği F tipi çeteyle ittifak eder:

1) Benleri alınarak yüzü parlatılmış, eşi ve ailesiyle örnek bir baba, Ramazan'da annesiyle gözleme pişiren iyi bir evlat fotoğrafları eşliğinde siyaset piyasamıza  yeni özgürlükçü sol proje olarak sunulan Selahattin Demirtaş'ı F tipinin Bugün tvsinde çokça çıkardılar. Hayko Bağdat ve Nazlı Ilıcak gibi tipler elbette bu programlarda Selahattin Demirtaş'a "sizin partinizin dört bine yakın mensubu İdris Naim Şahin adlı F tipi çetenin iç işleri bakanı olduğu dönemde Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer adlı F tipi çete mensubu emniyet istihbarat şeflerinin organize ettiği KCK davasıyla cezaevlerine atıldı, ne diyorsunuz?" sorusunu sormadılar. Demirtaş da bu programlarda kendi sivil mensuplarını cezaevine yollayan F tipi yapıya bu programlarda tek laf etmedi. Aynı Demirtaş sempatik tavırları ve güler yüzüyle "yıllarca Kürtlere küfreden Aydın Doğan medyası tarafından Tv ve gazetelerde her gün allanıp pullanıp halkın önüne konuldu. Ahmet Hakan, Şirin Payzın, Mirgün Cabas, Cüneyt Özdemir gibi Doğan medya çalışanlarının son iki senelik programlarına bakmak yeterlidir. (Not: Doğan medyası Tüsiad demektir, yani Koç, Eczacıbaşı, Boyner demektir.)

2) Terörist örgütün propaganda sorumlusu yazar görünümlü ajanı Ekrem Dumanlı Diyarbakır Belediye Bşk Gülten Kışanak'ı arka kapıdan gizli gizli ziyaret etti. Gülten Hanım da bu ajan-militan yazara "sizler aylarca bizi ve partimizi linç eden yalana varan haberler yaptınız, manşetler attınız, sivil üyelerimizin tutuklanmasını meşru gösterdiniz, şimdi ne oldu da beni ziyaret ediyorsunuz?" sorusunu sormadı.

3) Bundan bir yıl önce Cizre'de neden başladığı belli olmayan çatışmalar yaşandı ve bu catismalar bugünlere dek geldi. Cizre polisinin halka gereksiz ve hukuka aykırılık oluşturacak şekilde silah kullandığı ortaya çıktı. Çatışmalarda ondört yaşında bir çocuğa mermi isabet etti, o çocuğumuzu kaybettik. Cizre Emniyet müdürünün F tipi çete üyesi olduğu tespit edilerek bu memur görevden alındı hakkında soruşturma açıldı. Aynı ilçe ve Güneydoğudaki bir çok başka yerde de yüzlerce polis görevden alındı ve yüzlercesinin görev yeri değişti. Amaç devletin halka zulüm uyguladığı görüntüsünün oluşturulmak istenmesiydi. Böylece Pkk'nın sizde devrimci halk savaşının meşrulaştırılması amaçlanmıştı. O olaylar devletin sorumlu memurlara görevden el çektirmesine rağmen bugünlere kadar büyüyerek geldi.

4) 14/08/2014 günü Lice'de Pkk'nın kendi bünyesinde efsaneleştirdiği mensubu Mahsum Korkmaz'ın heykeli dikildi. Jandarma bölgesi olan heykelin dikildiği alanda o uzunlukta bir heykelin kaidesiyle birlikte dikilme işlemi heykel traş arkadaşlarımın söylediğine göre en az üç gün sürermiş.  Söz konusu heykel oraya gökten inmediğine ve en azından bir tırla taşındığına ve vinç kullanıldığına göre bundan bölgedeki görevli jandarma birimlerinin haberdar olmamasına imkan yoktur. Tam bu anda yüzümüzü Mit tırları olayına çevirelim. Bilindiği üzere bazı Jandarma subayları Suriye'ye giden Mit tırlarını silah kullanarak durdurmuştu ve bu olayla ilgili geçen hafta Tümgeneral ve Albay düzeyindeki sorumlulular tutuklandı. Herhalde mesele anlaşılmıştır fakat kısaca yazalım. Cizre'de Pkk'nın başlatacağı sözde halk ayaklanmasının görünürdeki meşruiyet kaynağı olan "F tipi çetenin emniyet kumpasına" ek olarak Mit tırlarını hem ülke içi muhalefete hem Türkiye karşıtı ülke dışı güç odaklarına malzeme eden Jandarma kumpası devletin içinde mevzilenen F tipi çetenin gücünü göstermesi açısından siyaset tarihimizde ibret vesikası olmuştur.

5) Fethullah Gülen örgütü ile ilgili onlarca yazı ve kitap yazan Hikmet Çetinkaya adlı Cumhuriyet yazarı adı geçen gazetenin belli bir aşamaya kadar F tipi çete karşısındaki duruşunu anlatıyordu. Fakat bir gün kendisini F tipi çetenin sivil toplum örgütü listesi altında faaliyet gösteren birimine davet ettiler. O görüşmede ne konuşulduğu, neye karar verildiği bilinmiyor. Ancak somut gerçekler şunlardır; Kemalizmin ideolojik yayın organı Cumhuriyet gazetesi -ki siyaset ve kültür hayatımıza dönem dönem çok önemli katkıları da olmuştur- antikemalist bir liberal solcu olduğu için geçmişte kovduğu Aydın Engin'i Agos gazetesinden Cumhuriyet'teki köşesine geri çağırmıştır. Eş zamanlı olarak yine antikemalist bir liberal Avrupa Birliği solcusu (!) olan Can Dündar Kemalizmin fikri bekçisi olan bu gazeteye GENEL YAYIN YÖNETMENİ yapılmıştır. Ne için? Bir üst maddede açıkladığımız F tipi çetenin Mit tırları kumpasını "teröre destek veren zalim iktidara karşı haklı muhalefet örtüsü altında" meşrulaştırmak, gazetenin yıllarca "bölücü terör örgütü" diye karşı çıktığı Pkk'yı insan, hayvan haklarına ve çevre meselelerine duyarlı, "hatta ekolojik tarım yapan bir özgürlük hareketi" olarak göstermek için...Bknz. Cumhuriyet gazetesinin 01/06/2015 ve devamı tarihli gazeteci Ayşe Yıldırım-Cemil Bayık röportajı.

6) Hrant Dink cinayetinin ilk gününden itibaren "Kardeşimizsin Hrant" adı altında bir araya gelen gelen ve genel itibariyle sol, sosyal demokrat, liberal sol, liberal, Kürtçü, Ermeni soykırımcısı yazar-çizer, edebiyatçı, sanatçı vb bir taife "cinayeti işleyen devlettir" propagandasını ağızlarına pelesenk ederek bu olayı da iktidara yönelik bir muhalefet argümanı olarak kullanmışlardır. Ancak her nasılsa kovuşturulmanın genişletilmesiyle birlikte tutuklanan F tipi çetenin emniyet istihbarat içindeki ajanları Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer ve diğer resmi görevlilerle ilgili tek kelime etmedikleri gibi cinayeti organize edenleri bulmaya yönelik bu yargı girişimini destekleyen de BİR TEK AÇIKLAMA yapmamışlardır. Asla hedef göstermek maksadım yoktur, sadece bilinmesi amacıyla birazdan isimlerini yazacağım "Hrant'ın yalandan kardeşleri olan" SÖZDE AYDIN bir ekip F tipi çetenin basın yayın kolunda kendini heder edercesine faaliyet gösteren "Mehmet Baransu'ya özgürlük" kampanyası başlatmışlardır. Kimdir bu "Mehmet Baransu'ya özgürlük isteyen Hrant'ın yalandan kardeşleri" : Ahmet İnsel, Akın Birdal, Baskın Oran, Erdal Doğan, Fikret Başkaya, İsmail Beşikçi, Mihail Vasiliadis, Şanar Yurdatapan, Temel İskit, Ufuk Uras, Ragıp Zarakolu, Zeynep Tanbay, Hicri İzgören, Alev Er, Ferdan Ergut, Koray Düzgören, Ercan İpekçi, Necati Abay. Bknz. 23/06/2015 tarihli Zaman Gazetesi.

(Bu isimlerin yanında Koray Çalışkan, Nuray Mert, Amberin Zaman, Yasemin Çongar, Mehmet Altan, Ahmet Altan, Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu -bakmayın Yeni Şafak'ta olduğuna- Fehmi Koru gibi kişiliklerin yazıp çizdikleri, ifade ettikleri ve savundukları konular yaratılmak istenen sonuçlar göz önüne alındığında belli ki aynı merkezden filiz salmaktadır.)

7) Söz konusu ittifakın yukarıdaki altı bentte izah edilenle sınırlı olmadığını takdir edersiniz. Bu saydıklarım gibi onlarca belki de yüzlerce örnek vardır. Lafı uzatmadan başka bir mecraya geçelim.

B - Bu maddeyi kısa yazacağız. Yukarıda isimlerini saydığımız veya saymadığımız kişilikler solcusu, liberali, Atatürkçüsü, kemalisti, sol liberali, Kürtçüsü, Türkçüsü, İslamcısı Rusya'nın Suriye'de fiili askeri faaliyetleri başlatmasını müteakiben hep bir ağızdan geçmişlerindeki "SÖZDE DEMOKRAT" tavrın aksine bir anda "DİKTATORYEL BİR YÖNETİMİN BAŞI OLAN" Putin'e methiyeler  düzmeye başlamışlardır. Meşruiyet kaynakları Işid'in meşruiyeti olmayan konum ve eylemleridir. Zaten Işid de bunun için vardı, Dünya güçlerinin Ortadoğu'ya yeni büyük akınını meşru kılmak için...

     Malum olduğu üzere TSK'nın sınır ihlali yapan Rus uçağını düşürmesiyle Rusya'dan Türkiye'ye yönelik yapılan açıklamalar ve yaptırımlar aynı zevat tarafından sevinçle karşılanmış hatta mealen "Rusya'nın Türkiye'ye yönelik söz konusu tavrının Erdoğan'ı -aslında TC'yi-  ADAM EDECEĞİ " yönünde savunularda bulunulmuştur.

     Bütün bunları yazmamıza neden olan dört olayı da dikkatlerinize sunarsak taşlar sanıyorum yerine oturur:

1) Selahattin Demirtaş 01/12/2015 günü Abd'ye uçtu. Abd'de bulunduğu esnada Amerikan Dış politikasına yön veren yarı resmi (half-public) Foreign Policy dergisi 2015 yılının en önemli yüz düşünürü listesine Türkiye'den Selahattin Demirtaş'ı seçtiğini duyurdu ve listeye ''meydan okuyucular'' kategorisinde ve ''Erdoğan'ın hayalini yıkan'' tanımlamasıyla girdi. Bknz. 01/12/2015 tarihli Evrensel gazetesi.

2) Demirtaş Abd'den dönmeden evvel bir basın toplantısı düzenledi ve çok ilginç bir açıklama yaptı. Açıklama basına şu şekilde yansıdı : "Demirtaş’tan çarpıcı iddia: MGK’da ‘Türk yurdu Kürtler tarafından ele geçirilecek, engellememiz lazım’ dendi."

     Aynı açıklamada Demirtaş "Kemal Bey’le (Kılıçdaroğlu) daha önceki bir araya gelişlerimizde bu konuyla ilgili görüş alışverişi yapmıştık. İttifaktan bahsetmiyorum ama Kemal Bey’le bir çok konuda hemfikiriz." gibi bir cümleyi de sarfetti. (Hatırlanacağı üzere Kemal Kılıçdaroğlu Tahir Elçi cinayeti sonrası Diyarbakır'da yapmış olduğu basın toplantısında Güneydoğu'da Pkk'nın kazdığı hendeklerle ilgili olarak "umuyorum arkadaşlarımız hendek kazmayı, barikat kurmayı bırakırlar." demişti. Bknz.03/12/2015 tarihli gazeteler.)

3) Abd'de bu olaylar yaşanırken TSK Musul'a yirmibeş adet tank ve dörtyüzü özel komando toplam altı yüz asker sevkediyordu. Yükselen seslerin sahipleri Irak Kürt Federe hükümeti sözcüsü Dizayi'nin açıklamasıyla bir şok yaşadı: "Türkiye buralarda askeri noktada gerekli desteği sundu. Musul'daki askeri kampın genişletilmesi amacıyla bugünlerde Türkiye'den gönderilen askeri uzmanlar ve gerekli askeri malzemeler bölgeye intikal etmiştir." Bknz. 05/12/2015 tarihli ajans haberleri.

4) Türkiye'nin Musul'a asker göndermesine Irak'tan art arda tepkiler gelirken, Irak Meclisi Güvenlik ve Savunma Komitesi Balkanı Hakim el Zamili, Türkiye'nin Irak'ın egemenliğini ihlal ettiğini ve Türkiye'ye karşı Rusya’dan yardım isteyebileceklerini söyledi.Bknz. 06/12/2015 tarihli Sputniknews.com haberi.

5) Irak Başbakanı Ebadi, Türkiye'nin 48 saat içinde askerlerini geri çekmemesi halinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne gitmek de dahil olmak üzere mümkün olan tüm seçeneklerin kullanılacağını açıkladı.Bknz.06/12/2015 tarihli ajans haberleri.

6) Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ndeki Kandil Dağları'nda BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan PKK lideri ve KCK Eş Başkanı Cemil Bayık, Türkiye'nin Cerablus'a olası müdahalesi durumunda, Türkiye'ye yönelik şiddeti tırmandıracaklarını söyledi. Yani demiş oldu ki; Türkiye Suriye'ye yönelik askeri bir girişimde bulunursa Pkk Türkiye içindeki eylemlerini savaş boyutuna çıkaracaktır. Bknz. 06/12/2015

(Ülkemiz içinde Pkk'yı destekleyenler, hendek kazıp, mayın tuzaklayanlara arkadaş diyenler, Mit tırları deşifrasyonu üzerinden Türkiye'yi zaafa düşürmek isteyenler "Sana ne bundan Cemil Bayık?" diye bir soru sordu mu bilemiyorum. Sormadıkları ve eleştirmedikleri müddetçe bizim gözümüzde TAŞERON'durlar.)

SONUÇ : Ortadoğu yüz yıl sonra Dünya devlerince yeniden paylaşılırken Türkiye Cumhuriyeti ilk kez -geçmişte de defaatle dile getirdiğimiz üzere- hem masada hem de alandadır. Ancak maalesef esas büyük yarayı içeriden alma tehlikesiyle de hala karşı karşıyadır. Yurtsever tavrın galip gelmesi İÇERİMİZDEN YARA VERMEYE ÇALIŞANLARLA MÜCADELE ETMEK'le mümkündür. 1919'larda 1920'lerde mandacılık talebiyle faaliyet gösterenler, ülkesini sırtından vurmaya çabalayanlar o gün nasıl hüsrana uğradılarsa bugün de hüsrana uğrayacaklar ve hala bunun farkında değiller.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder